ICA olarak İstanbul’a ve tüm Türkiye’ye karşı sorumluluğumuzun bilinci ile başlattığımız “İstanbul Boğazı Kuzey Bölgesi İçin Deniz Kirliliği Tespit Projesi” için çalışmalarımızı titizlikle sürdürmekteyiz.
İstanbul Teknik Üniversitesi Türk Boğazları Denizcilik Uygulama ve Araştırma Merkezi’nin bilimsel desteği ile hayata geçen projemizde, uzaktan algılama teknolojileri kullanılarak gemilerden kaynaklı kirlilik tespiti yapılmasını ve İstanbul Boğazı'nda deniz çevresinin, kıyı şeridinin ve insan sağlığının korunmasını amaçlıyoruz.
Proje için kullanılan uzaktan takip sistemi, dünyada ilk kez bir köprü üzerine, Yavuz Sultan Selim Köprüsü’ne kuruldu ve kullanılmaya başladı. Proje kapsamında takip için gerekli yazılımlar vasıtasıyla Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nün kuzey cephesi sürekli olarak taranarak 2,5 kilometrelik alanda Karadeniz’den giriş-çıkış yapan gemiler takip edilerek kirlilik tespiti yapılacak.
İstanbul Boğazı dünyanın en önemli suyollarının başında gelmektedir ve yaklaşık 15 milyondan fazla insana ev sahipliği yapmaktadır. Karadeniz havzasının, Akdeniz ve diğer önemli suyolu havzalarına bağlandığı en önemli geçittir. Son yıllarda artan enerji, hammadde ve gıda talepleri ile İstanbul Boğazı’ndan geçen gemilerin yük miktarları ciddi oranlarda artmıştır. Özellikle sıvı dökme yük taşıyan ham petrol tankerleri, kimyasal tankerler, LNG, LPG gaz gemileri sayıları ve büyüklükleri artmıştır. Gemilerden kaynaklanan petrol, yağ, kirli balast suyu, tank yıkama suları, kimyasal sıvı maddeler (slop tank kaynaklı), sintine suları, katı atıklar, çöpler ve atık sıvılar deniz kirliliği olarak sayılır. Gemilerden kaynaklı deniz kirliliği, bu kirliliğin tespit edilmesi ve önlenmesi çevre ve insan sağlığı açısından çok önemlidir.
Yapılan trafik analizleri, İstanbul Boğazı’nın yoğun bir deniz trafiğine sahip olduğunu göstermektedir. İstanbul Boğazı´nda gemi geçişlerinden kaynaklanan risklerin kontrolü seyir, can, mal ve çevre emniyetinin artırılması hususları açısından oldukça önemlidir. Özellikle tanker gemilerinin geçiş sıklığı ve Boğaz’dan taşınan petrol ve kimyasal yüklerin artışı önemli suyolunun petrol ve türevleri tarafında kirletilmesi riskinin de arttığını düşündürmektedir.
İstanbul Boğazı’nda meydana gelebilecek gemi kaynaklı kirliliğin çevresel sonuçları incelendiğinde; olası kirliliğin başta insan yaşamı olmak üzere ekolojik dengeyi, deniz doğasını ve Boğaz bölgesinde yaşayan kuş türlerini tehdit edeceği görülmektedir.
İstanbul Boğazı’nda meydana gelebilecek kazalar çok ciddi sonuçlar doğurmaktadır. Özellikle tanker gemileri petrol kirliliği açısından büyük risk taşımaktadırlar. İstanbul Boğazı geçişi esnasında rutin operasyonlardan olan yükleme ve tahliye operasyonunun gerçekleşmesi pek mümkün değildir. Ancak yükün gemi içinde yer değiştirilmesi ihtimalinden kaynaklanan petrol kirliliği oluşabilir. Ayrıca, demirdeki gemilerin yakıt ikmali ve yerel trafikten kaynaklanan petrol kirlilikleri de muhtemeldir.
Bu nedenle İstanbul Boğazı'nda gemilerden kaynaklı kirliliğin önlenmesi için kazalardan ve operasyonel işlemlerden kaynaklanabilecek ihmallerin önüne geçilmelidir. Kirlilik oluşması halinde Boğaz bölgesinde kirliliği tespit eden sistemler kullanılmalı, bu sistemler ile kirliliğin derhal tespitinin ardından en uygun kirliliğe müdahale ekipmanları / yöntemleri kullanılarak kirlilik temizlenmeli ve olumsuz etkileri en aza indirilmelidir.
Deniz Kirliliği Tespit Sistemi 3 ana birimden oluşmaktadır. Bu birimler deniz kirliliğinin tespiti için radar sistemi, kirliliğin teşhis ve onaylanması için termal kamera sistemi ve kirleticiyi tespit için AIS (Gemi Trafik Takip) sistemleridir. Bu sistemler entegre bir yazılım ile bir kontrol merkezinden 7/24 takip edilmektedir. Sistem 7/24 deniz kirliliği tespiti yapabilmektedir.
Sistemin radar tabanlı olarak deniz yüzeyinde tespit yapabilmesi için 2 - 14 m/ sn rüzgar hızına ihtiyaç vardır. Bu rüzgar süratleri içerisinde 5 km menzile kadar deniz yüzeyinde bulunan akaryakıt tabanlı kirliliklerin %80 olasılıkla tespit edilmesi sağlanmaktadır. Radar sistemi, tespit edilen kirliliğin alanını, kalınlığının bilinmesi durumunda hacmini, yönünü, konumunu hesaplayabilmektedir.
Radar ile tespiti yapılan muhtemel kirlilikler termal kamera sistemi ile kontrol edilerek teşhis edilmektedir. Termal kamera ile 2 - 3 km’ye kadar teşhis sağlanabilmektedir. Bu sayede aynı zamanda müdahale yapılacak önemli bölgelerde belirlenebilmektedir.
AIS sistemi ile bölgede yer alan gemi trafiği takip edilebilmekte, bu sayede kirliliğin oluşmasına neden olan muhtemel kirleticiler tespit edilebilmektedir. 3 sensörün entegrasyonu ile uçtan uca bir takip yapılabilmektedir.
• Kirliliğin tipi, yayılımı, boyutları tahmin edilebilecek
• Kirliliğin sonuçları ve etkileri analiz edilebilecek
• Bölge halkı, deniz çevresi ve kıyı şeridi için sürdürülebilir koruma sağlanacak
• Örnek uygulama modeli olarak Türk Boğazları ve ülke kıyı şeridine tavsiye edilebilecek
• Elde edilecek dinamik veriler bilimsel çalışmalara katkı sağlayacak